A. Şiirin Hangi Döneme veya Kime Ait Olduğunu Nasıl Anlarız?
Şiir bilgisinde dikkat edilmesi gereken en temel unsur, şiirin yazıldığı
dönemin zihniyetine ve geleneğine hâkim olmaktır. Bu nedenle bir şiir okunduğu
zaman o döneme ait unsurları çok iyi oturtabilmek gerekir.
Örneğin halk şiiri geleneğine ait bir içeriği ya da İslamiyet öncesine ait bir
şiirin içeriğini nasıl algılayabiliriz? Bunun için o dönemlere ait özellikleri
bilmek gerekmektedir.
1. İslamiyet Öncesi Türk Şiiri
Bu döneme ait şiirlerin en temel özelliği hece ölçüsüdür. Hece ölçüsü, hece
sayısının tüm dizelerde eş olmasına dayanır. Bununla beraber millî nazım
birimi olan dörtlük kullanılmaktadır. Dörtlükten kasıt, dize sayısıdır. Ancak
bir şiirin hangi döneme ait olduğunu algılayabilmek için bunları bilmek
yetmeyebilir. Bu sefer de devreye ne girecektir, tabii ki de kullanılan dil
girecektir. İslamiyet öncesi Türk şiirinde temel dil öz Türkçeye dayanır. Yani
yabancı dilin etkisi yoktur ve günümüz dilinden de uzak bir Türkçe olarak
kabul görülebilir.
Örnek:
Öpkem kelip ogradımArslanlayu kökredimAlplar başın togradımEmdi meni kim tutar
Bu şiir incelendiği zaman dört dizeden oluştuğu görülmektedir. Aynı zamanda
7'li hece ölçüsüne sahip olduğu da görülür. Ancak bunlar tam anlamıyla yeterli
değildir. Tüm bunların yanında kullanılan dilin de önemi vardır. Şiire
bakıldığında Türkçe, günümüz Türkçesinden uzak ancak anlaşılır ve yabancı dil
etkilerinden uzaktır. Böylelikle bu şiirin İslamiyet öncesi Türk şiirine ait
olduğunu çözebiliriz.
2. Türk Halk Şiiri
A. Anonim Halk Şiiri
Bu noktada kısa bir bilgi tekrarı gerekmektedir. Öncelikle anonim halk
şiirinde yer alan mani, türkü gibi türlerin temel niteliğini bilmek gerekir.
Bir şiirin mani mi, türkü mü olduğunu veya hangi şiir dönemine ait olduğunu
bilebilmek için birkaç temel bilgiye ihtiyaç vardır.
Örneğin mani, tek dörtlükten oluşan ve 7'li ölçüyle yazılan aynı zamanda aaxa
gibi kafiye şemasına sahip olan bir nazım şeklidir. Türkü ise genellikle 7, 8,
11'li hece ölçüsünden oluşur ve de bent+nakarat/kavuştak adı verilen şekilden
oluşur.
Tüm bu bilgilere sahip olunduğunda verilen şiir eğer anonim halk edebiyatına
aitse kolaylıkla anlaşılabilir.
Örnek:
Şu dağlar olmasaydıÇiçeği solmasaydıÖlüm Allah’ın emriAyrılık olmasaydı
Bu şiire bakıldığında dört dizeden oluştuğu görülmektedir. Bu dört dize bizim
alanı daraltabilmemiz için yeterlidir. Aynı zamanda hece sayısına bakıldığında
7 hecenin var olduğu görülür. Ancak bu henüz yeterli bir bilgi değildir.
Kullanılan dile bakıldığında eski Türkçe değil de günümüz Türkçesine yakın
olduğu ortaya çıkar. Kafiye şeması da aaxa şeklinde oluşmuştur. Tüm bunlar
birleştirildiğinde bu şiirin maniye uyduğunu algılayabilir ve şiirin anonim
halk şiiri örneği olduğunu çözebiliriz.
Örnek:
Altı kardeş idik bindirdik ataHürü'yü yolladık üç köyden öteKızılırmak’a varınca oldu bir hataNettin Kızılırmak allı geliniGelini gelini benim yârimi
Bu şiir incelendiğinde bir üçlük bir de ikilikten oluştuğunu görmekteyiz. Aynı
zamanda hece sayısı 11'li heceye denk gelmektedir. İkilik olan bölümü nakarat
olarak değerlendirebiliriz. Dili de günümüz Türkçesine yakındır. 3+2 şeklinde
yapısının olması, 11'li ölçüye sahip olması, nakarata sahip olması bu şiirin
türkü olduğuna işarettir. Böylelikle şiir, anonim halk edebiyatına aittir
diyebiliriz.
B. Âşık Tarzı Halk Şiiri
Burada önem arz eden sadece şiir türü ve hangi döneme ait olduğu değil, aynı
zamanda kime ait olduğunu da bilebilmektir. Peki bu farklılıkları nasıl
çözebiliriz? Burada da biçim bilgisi ve şair bilgisi önem arz etmekte aynı
zamanda şiirin içeriğinde nelerin yer aldığını da çözebilmek gerekmektedir.
Bu dönemde yer alan biçimlerin özellikleri çok nettir. Örneğin koşma, 11'li
ölçüden oluşur. Semai, 8'li ölçüden oluşur. Bir şiirin varsağı olabilmesi için
ey, behey, hey gibi seslenme ünlemlerine sahip olması gerekmektedir.
Örnek:
El çek tabip el çek yaram üstünden.Sen benim derdime deva bilmezsin.Sen nasıl tabipsin, yoktur ilacın.Yaram yürektedir sarabilmezsin.
Bu şiirin bir soru olduğunu düşünelim. Soruda şiirin hangi nazım biçimi olduğu
yer alıyorsa yapılması gereken çok basit. Şiir okunduğunda 11'li hece ölçüsü
yer aldığı görülür. Kafiye şeması aaab şeklinde ilerlemektedir. Aynı zamanda
konunun sevgiye dair olduğu da ortadadır. Tüm bunlar esasen koşmanın
özelliğidir. Yani bu özellikler birleşince bu şiirin koşma olduğu anlaşılır ve
âşık tarzı halk şiiri olduğu da ortaya konar.
Bir başka soru şekli de bu şiirin kime ait olabileceğini bilmeye yöneliktir.
Burada da özellikle dönemlerin özelliklerini bilmek de gereklidir.
Örnek:
Eğer benim ile gitmek dilersenEğlen güzel yaz olsun da gidelimBizim iller kıraçlıdır açılmazYollar çamur kurusun da gidelim
Şıklar: Köroğlu, Dadaloğlu, Karacaoğlan, Yunus Emre, Seyranî
Şıklara bakıldığında Köroğlu, Dadaloğlu; kahramanlık konulu şiirleriyle
bilinir. Yunus Emre de din içerikli yazdığı şiirleriyle tanınır. Seyranî ise
genellikle hiciv konulu şiirleriyle bilinir. Geriye kalan Karacaoğlan ise hem
sade dil hem de sevgiye yönelik içerikleriyle tanınmaktadır. İşte bu bilgileri
oturttuğumuzda sadece içeriğe bakarak şiirin Karacaoğlan'a ait olduğunu
görebilmekteyiz.
C. Tekke-Tasavvufi Halk Şiiri
Bu dönem halk şiiri, içerik bakımından çok daha rahat tespit edilebilir bir
yapıya sahiptir. Yine halk şiiri özelliklerinden dönem tespiti yapılabilir.
Anlattığı konu bakımından da şiirin hangi döneme ait olduğu keşfedilebilir.
Tekke-tasavvuf şiirine ait olan bir içeriği yine ipuçlarından çözebilirsiniz.
Burada artık nazım şekli, kafiye örgüsü çok da yeterli olmayacaktır. Çünkü bu
dönemde aruz da dörtlük de kullanılmaktadır. Burada artık konuya, anlatılmak
istenene yönelmek daha doğru olacaktır.
Örnek:
Cennet cennet dedikleriBirkaç köşkle birkaç huriİsteyene sen ver anıBana seni gerek seni
Şıklar: Yunus Emre, Âşık Ömer, Erzurumlu Emrah, Bâki, Nedîm
Metne bakıldığında bu içeriğin dinî bir yapıya sahip olduğu görülebilir. Bu
nedenle din unsurunun ağır bastığı şaire yönelmek doğru olacaktır. Dil sadedir
ve dörtlükle oluşturulmuş bir içerik söz konusudur. Bu nedenle Bâki ve Nedîm
elenir. Bunlar, divan şairleridir ve dilleri ağırdır. Aynı zamanda beyitlerle
yazarlar. Kalanlarda ise Erzurumlu Emrah, Âşık Ömer içerikten elenir. Din
konusunda ağır basan, Yunus Emre'dir.
Peki, bir şiirin şeklini nasıl belirleriz? Örneğin ilahi mi, şathiye mi,
devriye mi? Burada da içeriği bilmek önemlidir. Nitekim şathiyede Allah
dostlarının senli benli sohbeti, aşırı samimiyeti söz konusu iken devriyede
ise devir kuramı yani "Allah'tan geldik, Allah'a döneceğiz." içeriği
anlatılır.
Örnek:
Yücelerden yüce gördümErbabsın sen koca TanrıAlim okur kelam ileSen okursun hece Tanrı
Örnek:
Dokuz ay on gün batn-ı mâderdeKudretten gözüme çekildi perdeVaktim tamam olup ahir yerdeÇıkıp ten donundan cihana geldim
Bu iki içerik incelendiğinde birinci şiirde Allah ile senli benli bir sohbet,
alayvari bir konuşma söz konusudur. Bu da bu şiiri doğrudan tekke tasavvuf
şiirindeki şathiyeye götürür. İkinci şiirde ise dokuz ay on gün,
göze perde çekilmesi, vaktin tamam olması, dünyaya geliş ifadelerinden de ruhlar âleminden dünyaya geliş anlatılır. Bu da bu
şiirin devriye olduğuna işarettir.
3. Divan Şiiri
Divan şiirinin ayrımı, diğer dönemlere göre nispeten daha basittir. Tek
zorlayıcı kısım ise nazım şekillerinin ne olduğunu bulabilmektir. Diğer
dönemlerden ayırt etmek için diline ve kullanılan nazım birimine bakmak
çoğunlukla yeterlidir. Tanzimat 1. Dönem ile benzerlik gösterse de içerik
açısından ayrımı rahattır. Bir tek Fecriati veya Servetifünun bu konuda bizi
zorlayabilir ancak orada da ipuçları fazladır.
Örnek:
Mende Mecnun'dan füzun âşıklık istidadı var
Âşık-ı sâdık menem, Mecnun'un ancak adı varBiz bülbül-i muhrik-dem-i gülzâr-i firâkız
Ateş kesilir geçse sabâ gülşenimizden
Şıklar: divan edebiyatı, millî edebiyat, Tanzimat 1. Dönem, tekke-tasavvuf
edebiyatı, anonim halk edebiyatı
Bu şıklardan yola çıkarak millî edebiyatı en başta eleriz. Çünkü millî
edebiyat, dörtlük ve sade dile sahiptir. Nitekim anonim halk edebiyatı da bu
yönden elenebilir. Tekke edebiyatı da içerikten ötürü elenir. Tanzimat 1.
Dönem'i de içeriğinde bireysel konuların yer almasından ötürü eleriz.
Böylelikle nasıl eleyebildiğimizi basitçe algılarız.
Peki divan edebiyatı nazım şekilleri sorulduğunda neler yapılmalı? Öncelikle
gazel, kaside gibi şeyleri ayırt etmek, beyit nazım biriminden ötürü kolaydır.
Örnek:
Meni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı?
Felekler yandı âhımdan mur'adım şem'i yanmaz mı?
Bu örneğin iki dizeden oluşması, onun rubai, tuyug, murabba, muhammes gibi
içeriklere giremeyeceğini gösterir. Geriye kalanlar ise beyitlerden oluşan
nazım şekilleri olur. Bunu da soruya göre halletmek daha doğrudur.
Şiir bilgisini bu mantaliteyle çözmeye çalışırsanız tüm sorulara doğru
yaklaşmış olursunuz.
Hazırlayan: Melih ÖZDAMAR
Bu konuya ait çevrim
içi soruları edebiyatveturkcesorubankasi.com'da bulabilirsiniz.
İçeriklerimiz, pdf anlatımlar dahil, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu’nca korunmaktadır. Telif haklarının herhangi bir şekilde ihlali,
başka yerlerde isimsiz yayımlanması, çeşitli kitap kaynaklarında izinsiz
yer alması, içeriğin izinsiz kopyalanıp başka bir isimle tanıtılması vb.
ile yapan kişi, kişiler veyahut kurumlar hakkında gerekli işlemler
başlatılacaktır.
Türkçe ve Edebiyat yönetimi.