Anonim Halk Edebiyatı Genel Özellikleri - Nazım Şekilleri ve Nesir Türleri - PDF

Anonim halk edebiyatı, Türk halk edebiyatı içerisinde İslamiyet öncesinin karakteristik niteliklerini barındıran edebiyat olarak karşımıza çıkar. Daha çok kulaktan kulağa aktarılma yoluyla ortaya konulan ürünlere sahip olduğu için anonim adını almıştır.

PDF konunun en altındadır.


ANONİM HALK EDEBİYATI

Anonim halk edebiyatı, halkın söyleyiş ile kulaktan kulağa aktardığı ürünlerden oluşan bir edebiyattır. Bu kulaktan kulağa aktarılma sonucunda yüzyıllar sonrasında yazıya geçirilmişlerdir.
  • Halk, anonim halk edebiyatında ön plandadır, o halde;
    • Nazım birimi millîdir. Bu birim de dörtlüktür. Bent de kullanılır.
    • Ölçü, millî ölçümüzdür. Millî ölçümüz de hece ölçüsüdür.
    • Dil, halkın anladığı ve sade bir dildir.
    • Kâfiye, millîdir. Bu da yarım kâfiyedir.
    • Mecazlar ve söz sanatları fazlaca yer almaz.
  • Nesir örnekleri de vardır: Halk hikâyesi, masal, efsane, fıkra, tekerleme, geleneksel Türk tiyatrosu gibi.
  • Elbette bu türler içerisinde nazım – nesir karışıklık durumunun olduğunu da unutmayalım.

🔰🔰 NAZIM ŞEKİLLERİ 🔰🔰

1. Mani

  • Anonim halk edebiyatının en kısa nazım biçimidir.
    • Genellikle 7’li hece ölçüsünden oluşur.
    • Tek dörtlükten oluşur.
    • aaxa şeklinde kafiyelenir.
    • Her konuda söylenilebilir.
    • İlk iki dize doldurmadır.
  • Tam mani, kesik mani, yedekli mani, ayaklı mani gibi farklı şekillere sahiptir.

a. Tam Mani

  • Düz mani olarak da geçer.
  • 7’li hece ölçüsünden oluşur.
  • aaxa kafiye şeması vardır.
  • 4 mısradan oluşur
Bahçelerde börülce      (a)            İlk iki dize doldurma
Oynar gelin görümce   (a)
Oynasınlar bakalım      (x)            Asıl söylenmek istenen
Bir araya gelince          (a)             Tek dörtlük örneği.
b. Kesik Mani
  • Ayaklı, cinaslı mâni örneği olarak da geçer.
  • Birinci mısradaki hece sayısı diğer mısralardan düşüktür.
  • Cinas sanatı uygulanır.
Güle naz                                / 7 heceden az ilk dize
Bülbül eyler güle naz              / Cinas örnekleri
Girdim dostun bağına
Ağlayan çok gülen az
c. Yedekli Mani
  • Artık mani olarak da geçer.
  • Tam maninin sonunda iki artık dizenin yer almasıyla ortaya çıkar.
Bülbülün yuvasına
Gül girer rüyasına
Bülbül güle âşıktı
Mecnun da Leyla’sına
Mecnun Leyla der iken           (Artık dizeler)
Erişti Mevla’sına
d. Karşı-Beri Deyiş
  • İki kişinin karşılıklı manileşmesiyle ortaya çıkar.
  • Bu kişiler genel olarak gelin ve kaynana ya da erkek ve kadın olarak görülür.

2. Ninni

  • Büyüklerin çocukları avutmak, uyutmak, onlarla ilgili beklentilerini dile getirmek için söylenilen türkülerdir.
  • Özel bir ezgiye sahiptir.
    • Divan-ı Lugat’it Türk’te “balu balu” olarak geçer.
  • Hecenin 7,8, 11’li hece ölçüsüyle söylenir.
  • Genel olarak tek dörtlüktür.
  • Tekrar eden kısımlara nakarat da denilebilir.

3. Ağıt

  • Ninni gibi ağıt da türküden tam bağımsız değildir.
  • Toplumun başından geçmiş kötü olayların sonucu üzerine yakılır.
  • Türkü yakma gibi ağıt yakma da vardır.
  • İslamiyet öncesi edebiyattaki sagunun karşılığıdır.

4. Türkü

  • Anonim halk edebiyatı içerisinde yeri önemlidir.
  • Genel anlamda belirli bir şekli yoktur.
  • Bent ve nakarattan (bağlama/ kavuştak) meydana gelir.
  • 7, 8, 11’li hece ölçüsüyle karşımıza çıkar.
  • Türkü yakma geleneği olarak da bilinir.
  • Kendi içerisinde 3 gruba ayrılır:
    • Konularına göre: çocuk, doğa, iş, kahramanlık…
    • Ezgilerine göre: hoyrat, kayabaşı, Çukurova, bozlak…
      • Usullü türküler: Oyun havalarıdır. Horon, otu-rak, zeybek, karşılama...
      • Usulsüz türküler: Uzun havalardır. Bozlak, kaya-başı, türkmani, hoyrat...
    • Yapılarına göre: üçleme, dörtleme, beşleme…

🔰🔰 Nesir Türleri 🔰🔰

🔰🔰 Anlatmaya Bağlı Türler 🔰🔰

1. HALK HİKÂYELERİ

Halk hikayesi, Pertev Naili Boratav’a göre eskiden destanların gördükleri vazifeleri üzerine almış yeni ve orijinal bir üründür.
Eflatun Cem Güney, halkın gönül dünyasını dile getiren ölmez hikayelerdir demiştir.
Ali Berat Alptekin’e göre de halk hikayeleri, göçebelikten yerleşik hayata geçişin ilk mahsullerinden olup aşk, kahramanlık vb. konuları işleyen; kaynağı Türk, Arap-İslam ve Hint-İran olan, büyük ölçüde âşıklar ve meddahlar tarafından anlatılan nazım nesir karışımı anlatmalardır.

Genel Özellikleri
  • Halk hikâyeleri; nazım, nesir karışımı bir yapıya sahiptir. Bu özellik masal, efsane, menkıbe ve fıkralarda pek görülmez.
    • Hikâyenin anlatım ve tasvir kısmı mensur, duygu ve heyecanı ifade eden bölümler ise manzum olarak söylenir.
    • Mensur bölümler taklit ve jestlerle, manzum bölümler ise saz ile söylenir.Anlatıcı, hikâyenin mensur kısmında istediği değişikliği yapabilir. Bu elbette konunun ana hatlarından sapmamak şartıyladır.
    • Hikâyenin sonuna ilave edilen eklemelere de karavelli denilir.
    • Manzum bölümlerde serbestlik yoktur. Burada dörtlükler aynen korunmakla beraber şiirlerin arasına dörtlük veya mani eklenebilir. Buna da peşrev denir.
  • Hikâyelerin girişinde tıpkı masallarda olduğu gibi kalıplaşmış ifâdeler vardır.
  • Hikâyelerin dili, sözlü varyantlarda sade ve anlaşılır olmasına rağmen yazmalarda biraz ağırdır.
  • Güzel ve çirkinlerin anlatımı, tıpkı masallarda olduğu gibi kalıplaşmış ifadelerle verilir.
  • Konu olarak genellikle aşk (Ercişli Emrah, Derdiyok ile Zülfüsiyah, Arzu ile Kamber, Tahir ile Zühre vb.) ve kahramanlık (Köroğlu, Kaçak Nebi vb.) olarak seçilir.
  • Halk hikâyelerinin kaynağı Türk, Arap-İslam, Hint-İran şeklinde ele alınır.
  • Halk hikâyelerini meydana getiren olaylar gerçek veya gerçeğe yakındır.
  • Kısmen de olsa olağanüstülük vardır.
    • Kahramanlar genellikle tektir ve olağanüstü bir şekilde doğarlar.
    • Kahramanın dünyaya gelişinde ortaya çıkan bu olağanüstülük, hikâyenin sonuna kadar değişik tarzlarda devam eder.
  • At, kahramanın en büyük yardımcısıdır.
  • Genellikle mutlu sonla biter, ancak Ferhat ile Şirin, Leylâ ile Mecnun, Tahir ile Zühre, Arzu ile Kamber, Kerem ile Aslı gibi bazı hikâyelerde aşıkların bir araya geldiğinde ölümleri gerçekleşir. Kısacası mutlu sonla bitme mecburiyeti yoktur.
  • Kahramanların dua ve bedduaları gerçekleşir.
  • Âşıkların birbirine âşık olması dört şekilde olur:
    • Bâde içerek
    • Aynı evde büyüyüp kardeş olmadıklarını öğrendiklerinde
    • Resme bakarak
    •  İlk görüşte
  • Halk hikâyelerinde mekan dünyadır.
  • Üç ana bölümden oluşur:
    • Döşeme (üstadname)
      •  Bu bölümde iyi niyette bulunma esastır. Kalıp ifadelere yer verilir.
    • Metin
    • Dua

2. EFSANE

İnsanoğlunun tarih sahnesinde görüldüğü ilk devirlerden itibaren ayrı coğrafya, muhit veya kavimler arasında doğup gelişen; zamanla inanç, an’ane ve merasimlerin teşekkülünde az çok rolü olan bir çeşit masaldır demiştir Şükrü Elçin.

Genel özellikleri
  • Efsaneler şahıs, yer ve olaylar hakkında anlatılır. Şahıslar ile ilgili olarak anlatılan efsanelere menkıbe veya velîler ile ilgili efsaneler denilir.
  • Anlatılanların inandırıcılık özelliği vardır. Şahıs, yer ve olay hakkında neresi olursa olsun mutlaka inandırıcı olmak zorundadır. Bu yönüyle diğer anlatılardan ayrılır.
  • Genellikle şahıs ve olaylarda olağanüstülük görülür. Masal ve efsanede olağanüstülük değişmez özelliklerdendir.
  • Efsaneler, kısa ve konuşma diline yer verir.
  • Gerçek olmamasına rağmen gerçekmiş gibi kabul edilir.
  • Efsanelerde zaman, geçmiş zaman ve şimdiki zaman arasında değişir. Eski dönemler kadar yeni dönemlerin de efsaneleri vardır.
  • Efsanelerin mekânı, yaşadığımız dünyadır.
  • Efsanelerin tarihle çok yakın bir ilişkisi vardır. Tarihte yaşamış olan devlet adamları, komutanlar ve onların gerçek icraatları efsaneye dönüşebilir.
  • Efsaneler millî nitelikler taşırlar ancak uluslararası yapıya sahiptirler.
  • Genellikle tek motif üzerine kurulurlar ve taşa, dağa, ağaca, hayvana dönüşme gibi motifler yer alır.

3. MASAL

Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, çoğunlukla insanların başından geçen, olağandışı olayları anlatan hikâyedir.

Genel özellikleri

  • Anonim halk edebiyatı ürünüdür. Yaratıcısı belli değildir. Anlatıldığı yere göre özellikler gösterebilir.
  • Bazı yer adları geçmesine rağmen bu yer adları gerçek değildir ya da uydurulmuştur.
  • Masallarda zaman önemli değildir.
  • Olaylar birdenbire gelişir.
  • İnsanlığın binlerce yıllık deneyimlerini, arzu ve özlemlerini dile getirir. En önemli özelliği olağanüstülükler taşımasıdır. İnsanlar, yapmak isteyip de yapamadıklarını hayallerinde canlandırır.
  • Büyü, Cin, Peri, Dev, Ejderha, Cadı, Zenci, Arap Bacı, Padişah, Padişahın Oğulları, Keloğlan gibi tipler önemli görevler üstlenirler.
  • Hayvan masalları hariç diğer bütün masallar döşeme, gövde, sonuç bölümlerinden oluşur.
  • İlk söylendiği zaman belli değildir.
  • Kalıplaşmış sözler vardır. Her bölümde tekerlemeler yer alabilir.
    • Masal başı: Bir varmış, bir yokmuş./Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde/ Pireye vurdum palanı, kırdı kaçtı kolanı, masalcı masal anlattı…
    • Masal içi: Manisa’dan Tire’den geldi geçti buradan/ Tepelerden yel gibi, derelerden sel gibi/ Az gittim, uz gittim…
    • Masal sonu: Gökten üç elma düştü, biri bana…/ Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine…
  • Ahlaki kavramlar yer alır ve iyi meziyetler güzelde, iyide, güçlüde; kusurlar ise çirkinde, kötüde ve zayıftadır.
  • Masalların eğitici ve ders verici özellikleri vardır.
  • Kişiler, yersiz ve adsız kişilerdir aslında.
  • Kötüler cezalanır ve masal hep iyi bir sonla biter.
  • Anlatıcılarına masal anası ya da masal atası denilir.

4. TEKERLEMELER

Tekerleme, bilmece, atasözü, alkış/kargış gibi nazım nesir karışık türler de vardır.
Bilmece için bilmemiz gereken şunlardır:
  • Özellikleri kapalı bir şekilde verilen eşya, kavram ve varlıkları buldurmayı amaçlayan kalıplaşmış sözlerdir.
  • Nazım olarak söylendiği gibi nesir olarak da oluşturulabilir.
  • İç uyak ve ses tekrarları önemlidir.
  • Divan şiirinde “lugaz” ya da “muamma” olarak adlandırılır.
    • Lugaz: Divan şiirinde insan ismi haricindeki her şeyi sorabilir.
    • Muamma: İnsan isminin saklandığı bilmecelerdir. Bu türde Nabi’nin muamması öne çıkar.

🔰🔰 GÖSTERMEYE BAĞLI METİNLER 🔰🔰

1. MEDDAH

Meddah, anlam olarak “meth etmek” kökünden gelmektedir. Eski ozan geleneği ile başlayan ve İslâmi ögelerin eklenmesiyle gelişen hikâye anlatma geleneğidir. Zamanla İslâmi boyuttan sıyrılmış ve modern gelenek biçimini almıştır.
  • Meddah, kahvehanede gösteri yaparken yüksek bir yerde veya masanın üzerindeki sandalyeye oturur.
  • Gösteri sırasında kullandığı iki aksesuarı vardır:
    • Değnek
    • Mendil
  • Değnekle çeşitli işaretler yapar, sağa sola vurarak sesler çıkarır. Mendile terini siler, kadın veya çeşitli etnik ve meslek tiplerinin taklitlerini yaparken bunları kullanır.
    • Doğaçlamaya ve şive taklitlerine dayanır.
Gösterisini, kıssadan hisse ve kusur işlemişsem affola tarzında sözlerle bitirir

2. KARAGÖZ

Gölge ve hayal oyunu olan Karagöz, önceleri hayal gölgesi veya gölge hayali olarak adlandırılırdı. Daha sonra Anadolu’da başkahramanı olan Karagöz’ün adını almıştır.
  • Karagöz, tasvirlerden oluşur. Bu tasvirler deve veya manda derisinden yapılmış renkli, yarı saydam figürlerdir.
  • Şeyh Küşteri Meydanı adı da verilir.
  • Çeşitli halk hikâyeleri de işlenir.
  • Doğaçlamaya ve şive taklitlerine dayanır.
  • Figürler, kenarı çiçekli motiflerle süslü bir perdenin arkasında oynatılır.
  • Ayna adı verilen Karagöz perdesi, bir fitilin ya da mumun ışığıyla arkadan aydınlatılır.
  • Karagöz oyunlarında dekor yoktur.
  • Oynatıcı kişiyle hayalci, hayalbaz adı verilir.
    • Oynatıcının, Dayrezen denilen bir çalgıcı yardımcısı vardır. Yardak adı da verilir.
    • Oyun, hayal denilen bir tahta alan içerisinde oynatılır.
    • Karagöz; okumamış, hazırcevap bir tipi temsil eder.
    • Hacivat ise yarı aydın bir kimsedir. Nerede ne yapması gerektiğini bilmektedir.
  • Karagöz oyunu dört bölümden meydana gelir:
    • Giriş: Oyun başlamadan önce boş perdeye hareketsiz bir “göstermelik” konur. Bu göstermelik bir simgedir. Hacivat, bir semai okuyarak sol taraftan perdeye gelir. Semai bitince “Hay Hak!” çekerek gazel okur. Sonrasında “Yâr, bana bir eğlence medet!” der. Karagöz, atlayarak perdeye iner ve Hacivat’la kavgaya tutuşur.
    • Muhavere: Oynanan oyunla pek ilgili değildir. Yani ana konudan bağımsızdır. Hacivat’ın sözlerinin yanlış anlaşılması vb. gibi durumlarla ilerler.
    • Fasıl: Oyunun asıl bölümüdür. Aynı zamanda oyunun adı da bu bölümden gelir. Karagözcü, bütün tipleri bu bölümde devreye alır.
    • Bitiş: Karagöz, oyunun bittiğini haber verir. Gelecek oyunun yerini ve zamanını aynı zamanda adını da bildirir. Hacivat’la aralarında kısa bir konuşma geçer:
      • Yıktın perdeyi eyledin viran
        Varayım sahibine haber vereyim heman! denilerek perdeden çekilinir.
Karagöz, “Her ne kadar sürç-i lisan ettikse af ola!” der ve oyunu bitirir.

Oyunun diğer karakterleri: Çelebi, Zenne, Tiryaki, Beberuhi, Tuzsuz Deli Bekir, Arnavut, Ak Arap, Yahudi, Ermeni, Köpek.

3. ORTA OYUNU

  1. yüzyıldan itibaren Meydan Oyunu, Kol Oyunu ve Zuhuri Kolu adlarıyla varlığını sürdüren müzikli, danslı bir taklit oyunudur.
  • İzleyicilerle çevrilmiş, açık bir alanda, belirli bir konunun akışına uyularak fakat hiçbir metne bağlı kalmayarak canlı oyuncularla oynanır.
  • Doğaçlama yani tuluattır.
    • Oyun, seyircilerin isteğine göre şekil alır.
  • Orta oyununda sahne ve dekor çok sadedir.
    • Bir ev, dükkan ve iskemle bulunur.
      • Kafes paravanalardan daha küçük ve çift kanatlı olana dükkân, daha büyük ve iki, üç hatta bazen dört kanatlı olanına yeni dünya denir.
      • Daire şeklindeki oyunun oynandığı alana “Palanga adı verilir.
  • Oyun alanının dışında giyim, kuşam ve aksesuarların bulunduğu bir sandık odası vardır.
  • Kadın izleyiciler için kafes bölmesi bulunur. Erkek oyuncular “mevki” denilen yerden izlerler.
  • Pişekar ve Kavuklu oyunun ana tipleridir.
    • Oyunu hem oynar hem de yönetir.
    • Sırtında cüppe, başında serpuş, ayağında sarı renkte mest pabuç bulunur.
    • Elindeki şakşakla çeşitli sesler çıkarır ve oyuncuları yönlendirir.
  • Kavuklu, Karagöz’e benzer.
    • Sırtına kırmızı kumaş cüppe, başına dilimli bir kavuk giyer, beline şal kumaş bağlar.
    • Kurnaz, neşeli bir halk tipidir.
    • Bütün oyuncularla ilişki içindedir.
    • Cahil görünen, anlamazlıktan gelen Kavuklu, bütün oyuncuları uğraştırır.
  • Zenne, Pişekar veya Kavuklu’nun kızı, karısı veya bir tanıdığıdır. Kadın kılığına giren erkeklerin oynadığı bir tiptir.
  • Çelebi, varlıklı ve mirasyedidir. Çapkın, uçarı ve züppe bir tiptir.
  • Arnavut, Yahudi, Cüce veya Kambur, Sarhoş, Tuzsuz, Efe, Külhanbeyi, Rumelili, Kayserili, Acem, Laz, Kürt, Arap, Ermeni ve Anadolulu gibi İstanbul ağzı dışında yöresel ağızlarla konuşan tipler vardır.
  • 4 bölümden oluşur:
    • Giriş: Zurna, Pişekar havası çalar. Pişekar, şakşakıyla beraber oyuna girer ve seyircileri selamlar.
    • Muhavere: Zurna, Kavuklu havası çalar. Kavuklu ile Kavuklu’nun ardından Kambur veya cüce girer. Arzbar bölümü vardır.
    • Fasıl: Asıl olayın işlendiği bölümdür. İşsiz Kavuklu’ya Pişekar’ın bir dükkan açması ya da ev kiralamasıyla başlar. Amaç, Kavuklu’nun sürekli sahnede kalmasını sağlamaktır.
    • Bitiş: Kavuklu ve Pişekar son olarak bir konuşma yaparlar. Gelecek oyunun adını ve yerini bildirirler. Hatalarından dolayı af dilerler.
Kavuklu ve Pişekâr, Karagöz ve Hacivat’ın canlı halleri gibidir. Karakterlerin özelliikleri de birebir benzer.
KAVUKLU > KARAGÖZ
PİŞEKAR > HACİVAT


4. KÖYLÜ TEMSİLLERİ

Köylülerin uzun kış aylarında, düğünlerde, bayramlarda eğlenmek amacıyla düzenleyip oynadıkları temsillerdir.
  • Bu oyunda mimik ve hareketler ön plandadır.
    • Konuşmalar azdır.
  • Oyuncular köylülerdir.
    • Oyun anında seyirciler bile oyuna katılır.
  • Dekorları çok basit ve doğal olur.
  • Doğaçlamadır. (Tuluat)

Günümüzde hâlen köylerde oynanagelmektedir.

Türk Halk Edebiyatına ait diğer konuları incelemek için aşağıdaki linkleri kullanabilirsiniz:

İçeriklerimiz, pdf anlatımlar dahil, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nca korunmaktadır. Telif haklarının herhangi bir şekilde ihlali, başka yerlerde isimsiz yayımlanması, çeşitli kitap kaynaklarında izinsiz yer alması, içeriğin izinsiz kopyalanıp başka bir isimle tanıtılması vb. ile yapan kişi, kişiler veyahut kurumlar hakkında gerekli işlemler başlatılacaktır.
Türkçe ve Edebiyat yönetimi.

Daha yeni Daha eski