
Tüm Türk toplumunun zihninde yer edinmiş olan Seyyit Battal Gazi, Malatya'nın
en övündüğü tarihî kişiliklerden biridir. Nitekim kendisiyle ilgili anlatılar,
dilden dile yayılmış ve sadece Anadolu coğrafyasıyla sınırlı kalmamış diğer
kültürlere kadar sirayet etmiştir. Bu konuda en teşekkür edilmesi gereken kişi
de tabii olarak Cüneyt Arkın'dır diyebiliriz. Arkın, Battal Gazi gibi kültü
film olarak yaşatmış ve bunu o kadar başarılı bir şekilde aktarmıştır ki
zihinlerde artık Battal Gazi denince Cüneyt Arkın canlanmaktadır.
Bu konuda edebiyat dünyası ve Türk kültürü kendisine bir teşekkür borçludur
diyebiliriz.
Malatya Serdarı Seyyit Battal Gazi Kimdir?
Battal Gazi, esasen Arap asıllıdır. Bu konuda Saim Sakaoğlu, Hasan Köksal;
Battal Gazi'nin Arap bir komutan olduğundan bahseder. Ancak Pertev Naili
Boratav, kendisinin Emeviler'in azatlı bir kölesi olduğunu belirtir. Halkın
çoğunluğunda ise Battal Gazi'nin Arap olduğuna dair inanış yaygındır.
Destan hakkında bilgi verenlerin Battal Gazi'nin Arabistan'dan gelen biri
olduğuna inanmaktadır (Dal, 2019: 315). Battal Gazi, anlatıya göre de
Malatya'da doğmuştur.
Battal Gazi Adı Nereden Gelir, Asıl Adı Nedir?
Battal Gazi'nin asıl adına dair çeşitli iddialar söz konusudur. Kimi
kaynaklarda asıl adının Abdullah olduğuna dair bilgiler geçerken destan
metninde asıl adının Cafer olduğuna dair bilgiler yer alır. Sevgi
Dal'ın makalesinde aktarımına göre yöre halkı da anlatıdan bahsederken sadece
Cafer adından bahsetmektedir.
Battal Gazi'ye Battal adının verilmesi de destan metninde
Bizans'ın ünlü komutanı Hammer/ Ahmer'e bağlanır. Battal Gazi ile Hammer/
Ahmer güreşir ve bu güreşin sonunda Hammer/ Ahmer, Müslüman olarak Ahmed-i
Turani adını alır. Bununla beraber Cafer'e de kahraman, güçlü anlamına
gelen "Battal" adını verir. Kendisinin peygamber soyundan
geldiğine inanıldığı için de "Seyyid" adının verildiğini görmekteyiz.
Peygamber soyundan geldiğine inanılmasının sebebi de halk arasında Battal
Gazi'nin atının adının "Düldül" olarak anılmasıdır diyebiliriz.
Nitekim esasen "Aşkar" olarak bilinen bu at, Hz. Ali'nin atıyla
bütünleşmiştir.
Battal Gazi Destanı'nın Özellikleri
- Menâkıb-ı Gazavât-ı SeyyidBattal Gâzi, Hikâyet-i Seyyid Battal Gâzi, Seyyid BattalGâzi Menkıbeleri, Kitab-ı Battal Gâzi adlarıyla bilinir.
- Anadolu'da ortaya çıkmış destan zincirinin ilk halkasıdır. Sonrasında ise Danişmendnâme ve Saltuknâme gelir. Esasen bir Türk destanı olmamasına rağmen Türk muhayyilesi ile şekillendiği için millî bir destan niteliği taşır.
- Eser, 11 ve 13. yüzyıllarda şekillenmiş, 13. yy.da ise yazıya aktarılmıştır. Bu tarih, tam bir kesinlik taşımamakla beraber 11-13 arası olarak gösterilmektedir.
- Eserin ilk şekli mensur olsa da Darendeli Bekâyî, eseri özetleyerek (1770) manzum şekilde tekrar yazmıştır.
- Seyyit Battal Gazi’nin Anadolu fetihlerini ve İslam’ın yayılmasını anlatır.
- Asıl adı Seyyit Abdullah (Cafer) olan Battal Gazi başkahramandır.
- Hz. Ali soyundan gelen Hüseyin Gazi’nin oğludur.
- Hz. Muhammed’in Battal Gazi’ye ulaştırılan tükürüğü sayesinde her dili konuşabilir.
- 8. yüzyılda Emevi-Bizans savaşında kahramanlık yapan Seyyit Abdullah, yıllar sonra Türk-Bizans savaşlarının kahramanı olmuştur.
- Türk-Rum çatışmalarını ele alır.
- Battal Gazi, aslen Arap olmasına rağmen çok sevildiği için Malatyalı bir Türk serdarına dönüşmüştür.
- Büyücü, cadı, dev gibi olağanüstü varlıklarla da savaş söz konusudur.
- Bu yönüyle olağanüstülük gösterir.
- Ateşte yanmaz, doğadaki varlıklara hükmedebilir.
- Bazı kaynaklara göre Danişmend Gazi ile Sarı Saltuk, Battal Gazi’nin isim değiştirmiş hâlidir.
Battal Gazi Destanı'nın Özeti
Battal Gazi Destanı, esasen Müslüman-Hristiyan savaşları çerçevesinde meydana
gelmiştir. Eserin içeriğinde Emevi-Bizans savaşı söz konusuyken zamanla bu
çerçeve genişlemiştir. İçerikte sahte peygamber Babek'e yer verilmiş,
Malatya'da kurulan Arap emirliği de olaya dâhil edilmiştir. Olayların çıkış
noktası yine Malatya'dır. Haçlı Seferleri de destan içerisinde kendine yer
bulur.
Destan, Cebrail'in (as.) Hz. Muhammet'e bir haber vermesiyle başlar. Anlatıya
göre bir yiğit, kendisinden 200 yıl sonra dünyaya gelecek ve Rum diyarını
fethedecektir. Hz. Muhammet, bu haber üzerine sahabelerini toplar ve ağız
barını (tükürük) mektubunu sahabelerinden Abdulvahab'a teslim eder.
Aradan 200 yıl geçer ve hikâye, 8. yy.da Malatya'da başlar. Battal Gazi'nin
babası Hüseyin Gazi, Şam dağlarında avlanırken bir geyiğin peşine düşer.
Sonrasında bir mağaraya giren Hüseyin Gazi, mağarada Cafer yani Battal Gazi'ye
verilmek üzere Allah tarafından yerleştirilen çok iyi bir atı,
süngüyü, Âdem peygamberin iki bölük saçını, Davud peygamberin zırhını, İshak
peygamberin zırhlı örtüsünü, Hz. Hamza’nın bütün silahlarını görür. Atın ismi
Aşkar’dır ve bu isim de Allah tarafından verilmiştir. (Demir, Erdem;
2006: 116). Hüseyin Gazi, her ne kadar bunların kendisine gönderildiğini
düşünse de gaypten bir ses ile Aşkar'ın ve eşyaların kendine değil de oğlu
Cafer'e gönderildiğini anlar.
Hüseyin Gazi'nin avlanma merakı, başına iş açar. Bir gün yine avlanırken Rum
Kayseri'nin kardeşi Mihriyayil tarafından şehit edilir. Bir gün Abdulvehab,
Abdüsselam ve diğer yârenler kana bulanmış atı görürler ve şehit haberi tüm
ile yayılır. Bu olayın ardından Cafer'in küçük olması nedeniyle serdarlığa
Abdüsselam getirilir. Cafer, 13 yaşına girene kadar birçok dil öğrenir, 4
kutsal kitabı iyi bilir konuma gelir. Cafer, babasının kanını yerde bırakmamak
adına Mihriyayil'in peşine düşer. Mihriyayil'i, kardeşini ve nam yapmış 14
beyi öldürür. Babasının kanını yerde bırakmadığını iletir ve serdarlığı alır.
Bu haberi alan Kayser, tüm güçlerini Malatya'ya gönderir. Diğer Malatya
beyleri ilk başta bu duruma kızsa da Cafer'e destek olmak üzere savaşa
katılır. Savaşta Türkler büyük bir zafer kazanır. Kayser'in oğlu tutsak edilir
ve Müslüman olur. Hristiyan kılığındaki Şemmas Pir, kendi kimliğini açıklar ve
Abdulvahhab adını dile getirerek Hz. Muhammet zamanında yaşanan olayı anlatır.
Ağız barını ve mektubu Cafer'e iletir. Bununla beraber Cafer, tüm dilleri ve
ilimleri öğrenir.
Bir sonraki bölümde Battal Gazi, Ammer/Hammer ile güreşerek onun Müslüman
olmasını sağlar. Cafer'e Battal Gazi adı da bu güreş sonrasında
verilir. Ammer/ Hammer ise Ahmed-i Turani adını alır.
Bu olayların ardından Abdusselam, Battal Gazi'ye giderek kinlenir. Çünkü
Battal, kendisinin serdarlıktan olmasına sebep olur. Bunun üzerine Tarsus'taki
bir dostundan yardım istemek üzerine yola çıkar.
Oradaki dostunun çeşitli istekleri karşılığında yardım edebileceğini
öğrenince bu istekleri yerine getirmek için Abdusselam, yola düşer. Ancak
Rum Kayseri bu durumu öğrenir ve Abdusselam'ı yakalatır. Onu bir deriye
sararak güneş altında bekletir. Bu durum, Battal Gazi'ye haber edilir ve
Battal, Abduselam'ı kurtarır.
Sonrasındaki hikâyelerde Hüseyin Gazi'nin şehit edilmesine sebep olan
beylerin öldürülmesi, Battal Gazi'nin esir düşmesi, kurtulması, esir düştüğü
kişilerin Müslüman olmasına dair detaylar yer almaktadır. Dokuzuncu bölümde
Battal Gazi'nin, bir Rum Kayseri'ni de Saka donuna/ şekline
girerek öldürmesi anlatılır. On birinci hikâyede ise masalımsı unsurlar
devreye girer. Battal Gazi, bu hikâyede Hindistan'a gider. Gitme sebebi de
Emir Ömer'in kızını verme şartı olarak Hindistan'daki ak fili ve çokça mal
mülkü ister. Cüppesinden başka bir şeyi olmayan Battal Gazi, Hindistan'a
gider. Buraya geldiğini duyan Mihraseb, Battal Gazi'yi davet etmek ister
ancak Battal Gazi, kafir oldukları için oraya gitmek istemez. Kavga çıkar.
Mihraseb, askerlerini Battal Gazi üzerine sürer. Bir gece rüyasında Hz.
Muhammet'i gören Mihraseb, Müslüman olmaya karar verir. Battal Gazi, saraya
gelir. Mihraseb, konuşan putunu gösterir. Oysa konuşan şeytanın ta
kendisidir. Battal Gazi, Kur'an-ı Kerim okur. Bunun üzerine put devrilir.
Mihraseb, bunu görünce hak dinin İslam olduğunu anlar ve bir devin kızını
kaçırdığından bahseder. Eğer kızını getirirse tüm memleketin Müslüman
olacağını dile getirir. Battal Gazi'ye devin bulunduğu yer gösterilir ama
arada bir deniz vardır. Bunun üzerine Yunus peygamberi taşıyan balık gelerek
Battal Gazi'yi devin olduğu yere taşır. Ve devi öldürerek kızı kurtarır. Ak
fil de Heylan adı verilen bir sultanın emri altındadır. Mısır Sultanı ile
Heylan savaşır. Mısır Sultanı tam yenilecekken Battal Gazi yardıma gelir. Ak
fil, Battal Gazi'yi görünce muti olur ve Heylan'ı ayaklarının altına alarak
öldürür. Bu arada nişanlısı, vezirin oğluna verilmek üzeredir. Vezirin
oğlunu öldürür ve nişanlısıyla evlenir.
On beşinci bölümde Battal Gazi, oğullarını ve tekfuru kurtarma adına
Kaf Dağı'na gider. On altıncı bölümde ise
sahte peygamber Babek'i katletmesi anlatılmaktadır. Bu kişiye kılıç
batmaz, bu kişi domuz etine helal der, kızı babaya, kardeşe helal kılar. Babek
bir gün otururken şeytan, Cebrail kılığında gelerek
kendisinin peygamber olduğuna yönelik salıklar verir. Şeytanın yardımıyla
Babek'e kılıç işlemez, hazine yerlerini bulur. Battal, Babek ile cenge başlar
ancak kılıç işlemediği için çaresiz kalır. Ne yaptıysa Babek'i öldüremez. Gece
uyurken rüyasında Hz. Muhammet'i görür. Hz. Muhammet, kılıcına söylediği duayı
yazmasını öğütler. Bu dua, şeytanın gelmesini engellemiştir. Bunu fark eden
Babek, yaptırdığı kaleye kaçar. Bu arada Battal Gazi'ye de Allah yardımıyla
kılıç işlememektedir. Babek, Battal Gazi namaz kılarken onu yakalar. Ne kadar
kılıç sallasa da hiçbiri işlemez. Bunun üzerine tekrar kaçar. Babek, Çin
ülkesine kaçar. Hazine yerlerini göstererek orayı da kendine bağlar. Battal,
bu ilin ordusuyla cenk ederken bunalır, ağır yaralar alır. Bunun üstüne
Tamus-ı Peri onun yardımına koşar. Çeşitli olaylardan sonra Battal
Gazi, Babek'i yakalar. Müslümanlığa ne kadar davet etse de Babek kabul etmez.
Bunun üzerine Bağdat'ta yakılarak öldürülür.
Son bölümde ise Battal Gazi'nin şehit olması anlatılır. Battal Gazi,
yaşlanmıştır. Malatya üstüne ordular gelmektedir. Hz. Muhammet'in emriyle
Battal, yola koyulur. Ordular karşı karşıya gelir, Müslüman ordusu daralmaya
başlamıştır. Bunun üzerine Battal, savaşa katılarak olayı lehe çevirir.
Yenilgiyi gören Rum Kayseri Tanatos, kaleye sığınır. Battal Gazi,
İshak Peygamber'in zinciriyle kale surlarını yıkar. Öğleye doğru
yorulunca bir ağaç dibinde uyumaya karar verir. Kayserin kızı da Battal
Gazi'ye âşık olmuştur. Battal Gazi'yi görür. Uzaktan tozlar görülünce Battal'ı
uyarmak için bir not yazar. Notu küçük bir taşla Battal Gazi'ye atar. Battal
Gazi'nin göğsüne dokunan taş, onun şehit olmasına sebep olur. Sonrasında
uyarmak için Battal Gazi'nin yanına gelince şehit olduğunu görür ve feryat
figan eder. Sonrasında hançeriyle kendini öldürür ve Battal Gazi'nin üzerine
düşer. O sırada büyük bir tufan kopar ve ikisinin üzeri toprakla örtülür. Oysa
bu esnada gelenler Battal Gazi'nin oğulları Ali ve Nezir'dir. Ali ve Nezir,
babalarının şehit olduğunu rüyalarında görür ve İslam dünyası yasa
boğulur.
Hazırlayan: Melih ÖZDAMAR
İçeriklerimiz, pdf anlatımlar dahil, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu’nca korunmaktadır. Telif haklarının herhangi bir şekilde ihlali, başka
yerlerde isimsiz yayımlanması, çeşitli kitap kaynaklarında izinsiz yer alması,
içeriğin izinsiz kopyalanıp başka bir isimle tanıtılması vb. ile yapan kişi,
kişiler veyahut kurumlar hakkında gerekli işlemler
başlatılacaktır.
Türkçe ve Edebiyat yönetimi.